Bu CHP’yle anayasa filan yapılamaz

Güzel ülkemiz, maalesef orman yangınlarıyla imtihan oluyor. Yeşil Vatanımızı korumak, bir tek ağaç da olsa kurtarabilmek için canhıraş bir mücadele veren ateş savaşçılarımız, canlarını alevlere siper ediyor. Ve ciğerlerimizi kurtarmaya çalışırken, bu defa yüreklerimiz de yandı. Eskişehir’deki yangına müdahale ederken, 10 canımızı birden alevlere kurban verdik. Şehitlerimize Yüce Allah’tan rahmet, tedavi altındaki yaralı kardeşlerimize şifa dilerim. Türk Milleti’nin başı sağ olsun. YANGIN SADECE ORMANLARIMIZDA DEĞİL Etrafımıza bir bakın… Yalnızca orman yangınlarıyla değil, siyasî yangınlarla da boğuşuyoruz. Coğrafyamız tarumar edilmiş durumda. Kuzeye bakıyoruz; Rusya ile Ukrayna arasındaki anlamsız savaş bir türlü bitirilemiyor. Avrupa’nın kaşar siyasetçileri, Rusya’yı yormak üzere Ukrayna’ya ateşe attılar. Türkiye, tarafları barışa ikna etmek için olağanüstü çaba harcıyor. Her iki ülkenin temsilcilerini, üçüncü kez İstanbul’da müzakere masasına oturttu. Fakat, Ukrayna’yı cepheye süren kemirgenler müzakereleri rahat bırakmadığı gibi, Rusya da işin fırsatçılık tarafına yatıyor. Doğumuzda, Batılı sömürgenlerin kullanışlı aparatı olmaktan bir türlü kurtulamayan Ermenistan, Başbakan Nikol Paşinyan’ın iyi niyetli çabalarına rağmen Azerbaycan ve Türkiye ile kesin barışa yanaşmıyor. Ermenistan toplumu, ülke olarak varlığını sürdürmek için tek kurtuluşunun, Zengezur Koridoru’nun hayata geçirilmesi olduğunu bir türlü kabullenemiyor. İSRAİL SORUNU İran’a bakıyoruz, yaşandığı tüm felaketlerden bir ders çıkarmış gibi görünmüyor. İsrail ve ABD ile olan savaşçılık oyununun nihayetinde, onur kırıcı bir saldırıya uğramış olmasına rağmen, başta Türkiye olmak üzere, Müslüman dünya ile olan ilişkilerini ‘samimiyet zeminine’ oturtmaya niyetli görünmüyor. Suriye’deki yeni yönetim, İsrail’in her türlü saldırganlığına maruz kalıyor. Ülkenin toprak bütünlüğü tehlike altında… Türkiye, Suriye’nin bölünmesini hedefleyen İsrail planlarını ve saldırılarını boşa çıkarmak gayesiyle, istihbarî ve diplomatik çabaların yanısıra, askerî müdahale dâhil her türlü seçeneği gündemde tutuyor. Gazze’deki insanlık utancı bir türlü dizginlenemiyor. Daha beteri, İsrail terör örgütü, Filistin’in öteki parçası olan Batı Şeria’yı da işgal ve ilhak edeceğini açıklama cüreti gösteriyor. TÜM COĞRAFYA HUZURSUZ EDİLİYOR Afrika kıtası da rahat ve huzur yüzü görmüyor. Batılı sömürgen-kemirgenler, yüzlerce yıldır sömürdükleri Karakıtayı ellerinden kaçırmamak için her yolu deniyor. Devletler ve kabileler birbirine karşı kışkırtılıyor; çatışmalar ve hükümet darbeleri körükleniyor. Uzak coğrafyalarda, özellikle Güneydoğu Asya’da, Çin’in gelişmesini durdurma parantezi içinde, bölge ülkeleri arasındaki ihtilaflar ve çatışmalar, bizzat Batılı ahlâksızlar tarafından körükleniyor. Son olarak Kamboçya ve Vietnam arasında çatışmalar yaşandı. Nükleer güç sahibi olan Hindistan’ın, yine nükleer silahlara sahip Pakistan üzerine kışkırtılmasıyla başlayan çatışma, neredeyse dünyayı büyük bir felakete sürükleyecekti. Burada da başrolü, Çin’i durdurma hevesindeki ABD-Avrupa ittifakı oynadı. HERKES DEĞİŞMESİNİ İSTER; FAKAT… İçeriye bakarsak… Yaklaşan büyük savaşı hesaba katan Türkiye, iç cephesini sağlamlaştırmaya çalışıyor. Bu yoldaki en önemli mesele, yarım asırlık PKK terörünün bitirilmesi… Terörsüz Türkiye için epeyce mesafe alındı. Türk Devlet Aklı, PKK’nın kendini feshedip, silahları teslim etmesi için, çok ince bir siyaset yürütüyor. Son derece hassas, kışkırtmalara müsait ve suiistimale de sonuna kadar açık olan Terörsüz Türkiye yolculuğu, deyim yerindeyse, kristal kâseyi başında taşırken, iç ve dış düşmanların attığı mermilere maruz kalmak gibi bir şey… Yeni bir Anayasa ihtiyacımız, artık kaçınılmaz bir noktaya geldi. Binlerce yıllık devlet tecrübesi olan Türkiye, yazık ki 150 senedir doğru dürüst sivil Anayasa yapmayı başaramadı. Hâlihazırdaki 1980 cunta darbesinin eseri olan 1982 Anayasası’na mahkûm olmanın utancını yaşıyoruz. Meclis’te grubu bulunan hangi partiye sorsanız, 1982 Anayasası’nın değişmesini ister; sivil ve demokratik bir Anayasa yapmak gerektiğini söyler. Fakat yük teknenin başına geldiğinde, her partinin ‘kıvırtmak’ için bir gerekçesi vardır. CHP SORUNSALI Türkiye’nin ağır bir ‘Anamuhalefet Sorunu’ bulunuyor. Uzaya uydu gönderecek yerli ve millî roketleri yapmaya başardık; fakat yerli ve millî bir Anamuhalefet Partisine bir türlü kavuşamadık. Terörsüz Türkiye için TBMM’de bir komisyon kuruluyor. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, tüm partileri ziyaret ediyor, komisyona üye talep ediyor. MİT Başkanı İbrahim Kalın, tüm partilerin yöneticileriyle birebir görüşmeler yapıyor; Terörsüz Türkiye sürecine dair ‘mahrem bilgileri’ iletiyor. İlginçtir, MİT Başkanı İbrahim Kalın, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’le ‘başbaşa’ görüşmeyi tercih ediyor. Nedir bunun anlamı? İbrahim Kalın, CHP’nin bazı üst düzey yöneticilerine güvenmiyor. Bu güvensizlik boş bir işkillenme değil elbette.

Bu CHP’yle anayasa filan yapılamaz




Güzel ülkemiz, maalesef orman yangınlarıyla imtihan oluyor. Yeşil Vatanımızı korumak, bir tek ağaç da olsa kurtarabilmek için canhıraş bir mücadele veren ateş savaşçılarımız, canlarını alevlere siper ediyor. Ve ciğerlerimizi kurtarmaya çalışırken, bu defa yüreklerimiz de yandı. Eskişehir’deki yangına müdahale ederken, 10 canımızı birden alevlere kurban verdik. Şehitlerimize Yüce Allah’tan rahmet, tedavi altındaki yaralı kardeşlerimize şifa dilerim. Türk Milleti’nin başı sağ olsun. YANGIN SADECE ORMANLARIMIZDA DEĞİL Etrafımıza bir bakın… Yalnızca orman yangınlarıyla değil, siyasî yangınlarla da boğuşuyoruz. Coğrafyamız tarumar edilmiş durumda. Kuzeye bakıyoruz; Rusya ile Ukrayna arasındaki anlamsız savaş bir türlü bitirilemiyor. Avrupa’nın kaşar siyasetçileri, Rusya’yı yormak üzere Ukrayna’ya ateşe attılar. Türkiye, tarafları barışa ikna etmek için olağanüstü çaba harcıyor. Her iki ülkenin temsilcilerini, üçüncü kez İstanbul’da müzakere masasına oturttu. Fakat, Ukrayna’yı cepheye süren kemirgenler müzakereleri rahat bırakmadığı gibi, Rusya da işin fırsatçılık tarafına yatıyor. Doğumuzda, Batılı sömürgenlerin kullanışlı aparatı olmaktan bir türlü kurtulamayan Ermenistan, Başbakan Nikol Paşinyan’ın iyi niyetli çabalarına rağmen Azerbaycan ve Türkiye ile kesin barışa yanaşmıyor. Ermenistan toplumu, ülke olarak varlığını sürdürmek için tek kurtuluşunun, Zengezur Koridoru’nun hayata geçirilmesi olduğunu bir türlü kabullenemiyor. İSRAİL SORUNU İran’a bakıyoruz, yaşandığı tüm felaketlerden bir ders çıkarmış gibi görünmüyor. İsrail ve ABD ile olan savaşçılık oyununun nihayetinde, onur kırıcı bir saldırıya uğramış olmasına rağmen, başta Türkiye olmak üzere, Müslüman dünya ile olan ilişkilerini ‘samimiyet zeminine’ oturtmaya niyetli görünmüyor. Suriye’deki yeni yönetim, İsrail’in her türlü saldırganlığına maruz kalıyor. Ülkenin toprak bütünlüğü tehlike altında… Türkiye, Suriye’nin bölünmesini hedefleyen İsrail planlarını ve saldırılarını boşa çıkarmak gayesiyle, istihbarî ve diplomatik çabaların yanısıra, askerî müdahale dâhil her türlü seçeneği gündemde tutuyor. Gazze’deki insanlık utancı bir türlü dizginlenemiyor. Daha beteri, İsrail terör örgütü, Filistin’in öteki parçası olan Batı Şeria’yı da işgal ve ilhak edeceğini açıklama cüreti gösteriyor. TÜM COĞRAFYA HUZURSUZ EDİLİYOR Afrika kıtası da rahat ve huzur yüzü görmüyor. Batılı sömürgen-kemirgenler, yüzlerce yıldır sömürdükleri Karakıtayı ellerinden kaçırmamak için her yolu deniyor. Devletler ve kabileler birbirine karşı kışkırtılıyor; çatışmalar ve hükümet darbeleri körükleniyor. Uzak coğrafyalarda, özellikle Güneydoğu Asya’da, Çin’in gelişmesini durdurma parantezi içinde, bölge ülkeleri arasındaki ihtilaflar ve çatışmalar, bizzat Batılı ahlâksızlar tarafından körükleniyor. Son olarak Kamboçya ve Vietnam arasında çatışmalar yaşandı. Nükleer güç sahibi olan Hindistan’ın, yine nükleer silahlara sahip Pakistan üzerine kışkırtılmasıyla başlayan çatışma, neredeyse dünyayı büyük bir felakete sürükleyecekti. Burada da başrolü, Çin’i durdurma hevesindeki ABD-Avrupa ittifakı oynadı. HERKES DEĞİŞMESİNİ İSTER; FAKAT… İçeriye bakarsak… Yaklaşan büyük savaşı hesaba katan Türkiye, iç cephesini sağlamlaştırmaya çalışıyor. Bu yoldaki en önemli mesele, yarım asırlık PKK terörünün bitirilmesi… Terörsüz Türkiye için epeyce mesafe alındı. Türk Devlet Aklı, PKK’nın kendini feshedip, silahları teslim etmesi için, çok ince bir siyaset yürütüyor. Son derece hassas, kışkırtmalara müsait ve suiistimale de sonuna kadar açık olan Terörsüz Türkiye yolculuğu, deyim yerindeyse, kristal kâseyi başında taşırken, iç ve dış düşmanların attığı mermilere maruz kalmak gibi bir şey… Yeni bir Anayasa ihtiyacımız, artık kaçınılmaz bir noktaya geldi. Binlerce yıllık devlet tecrübesi olan Türkiye, yazık ki 150 senedir doğru dürüst sivil Anayasa yapmayı başaramadı. Hâlihazırdaki 1980 cunta darbesinin eseri olan 1982 Anayasası’na mahkûm olmanın utancını yaşıyoruz. Meclis’te grubu bulunan hangi partiye sorsanız, 1982 Anayasası’nın değişmesini ister; sivil ve demokratik bir Anayasa yapmak gerektiğini söyler. Fakat yük teknenin başına geldiğinde, her partinin ‘kıvırtmak’ için bir gerekçesi vardır. CHP SORUNSALI Türkiye’nin ağır bir ‘Anamuhalefet Sorunu’ bulunuyor. Uzaya uydu gönderecek yerli ve millî roketleri yapmaya başardık; fakat yerli ve millî bir Anamuhalefet Partisine bir türlü kavuşamadık. Terörsüz Türkiye için TBMM’de bir komisyon kuruluyor. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, tüm partileri ziyaret ediyor, komisyona üye talep ediyor. MİT Başkanı İbrahim Kalın, tüm partilerin yöneticileriyle birebir görüşmeler yapıyor; Terörsüz Türkiye sürecine dair ‘mahrem bilgileri’ iletiyor. İlginçtir, MİT Başkanı İbrahim Kalın, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’le ‘başbaşa’ görüşmeyi tercih ediyor. Nedir bunun anlamı? İbrahim Kalın, CHP’nin bazı üst düzey yöneticilerine güvenmiyor. Bu güvensizlik boş bir işkillenme değil elbette. Dünyanın en güçlü istihbarat örgütlerinden birisi olan MİT’in, CHP içine sızdırılmış ABD, AB ve İsrail’e müzahir unsurlardan habersiz olduğu düşünülemez. Tam da bu noktada, Namık Tan ve Ünal Çeviköz gibi ABD’ye müzahir elemanların kulakları çınlasın. BU CHP’YLE ANAYASA FİLAN YAPILAMAZ Durumu tasvir için lafı uzattık, köşemizi doldurduk. Asıl söylenmesi gereken, dünyada ve ülkemizde yaşanan bunca dehşetengiz gelişmelere rağmen, CHP’nin tek bir gündemi var: Silivri’den adam kaçırmak… Terörsüz Türkiye için TBMM’de komisyon kurulacak; CHP su koyuveriyor: “Ekrem Başkan’ı hapisten çıkaracak bir düzenleme getirmezseniz, komisyonda yokuz…” Daha bunun Anayasa Hazırlama Komisyonu var… Peki bu CHP’yle biz nasıl yol alacağız? Daha Terörsüz Türkiye Komisyonu aşamasında su koyuveren CHP yönetimi, yeni Anayasa yapımı sürecine girdiğimizde ne yapacak? Hangi uçuk talepleri masaya getirecek? Modası geçmiş hangi ideolojik dayatmaları masaya sürerek, yeni Anayasa hazırlıklarını sabote edecek? Velhasıl, Deniz Baykal’ın safdışı bırakılmasından bu yana kimyası ve genetiği bozulan CHP’yle yol almak pek mümkün gibi görünmüyor. Allah CHP’ye ‘zorunlu seçmeli’ oy veren vatandaşlara sabır ve gönül aydınlığı versin.