Antik Yunan mitolojisinin en çarpıcı figürlerinden biri olan Medusa, zamanla korkunun, lanetin ve yok etmenin sembolüne dönüşmüştür. Başında yılanlar vardır, bakışıyla taş keser. Fakat asıl hikâye çok daha derin, çok daha çarpıcıdır. Çünkü Medusa bir zamanlar, deniz tanrısı Poseidon’un gözdesi; Athena’nın tapınağında yaşayan güzel bir kadındı. Ancak Poseidon’un zorlamasıyla başlayan ihlalin ardından, Athena Medusa’yı cezalandırır: Saçları yılana dönüşür, yüzüne bakan herkes taş kesilir. Ve o andan itibaren, Medusa artık bir "tehdit"tir.
Bu hikâyede aktarılanlar yalnızca bir lanet değil; gücün algılanışı, toplumun korkuya yüklediği anlam ve güçlü olanın yalnız bırakılışı üzerine bir aynadır.
Psikolojik açıdan bakıldığında, Medusa'nın "taş kesici bakışı", aslında aşırı korunma mekanizmasının metaforudur. Başına gelen ihlal sonrasında, kendini savunmanın tek yolu: bakışıyla tehdit oluşturmak olmuştur. Bireysel gelişim açısından bu durum şuna benzer:
· Güçlü görünümler ardında bastırılmış travmalar,
· Her şeyi kontrol etmeye çalışan bireylerde yüksek kaygı,
· Sınır ihlali yaşamış insanların “sertlik” maskesiyle kendini koruması…
Medusa'nın bakışı, aslında dışlanmışlığın, korunmasızlığın ve yalnız kalmış gücün tepkisidir. Kendini koruyamayan biri, sonunda herkesi dışlayan biri haline gelir.
Toplumun güce yönelik zaman zaman çelişkili bir yaklaşımı vardır. Tarih boyunca, güçlü kadın figürleri çoğu zaman ya tanrıçalaştırılmış ya da canavarlaştırılmıştır. Medusa, bu dengesiz bakışın sembolüdür. Çünkü toplum, gücü sevdiğini söyler ama ona karşı da temkinlidir. Çok bilen kadın "tehlikeli", çok sessiz erkek "zayıf", çok iddialı genç "kibirli" olarak yaftalanabilir. Bugünün iş hayatında, sivil toplumunda, hatta dijital dünyasında bile bu dinamik sürer:
· Kararlı kadınlar “soğuk” bulunur,
· Gücünü gösteren bireyler “agresif” ilan edilir,
· Sınır çizen insanlar “mesafeli” olmakla suçlanır.
Medusa bu bağlamda, anlaşılamayan gücün nasıl yalnızlaştırıldığını anlatır.
O zaman hemen şu soruyu sormamız gerekir: Medusa'nın başındaki yılanlar travma mı, bilgelik mi? Mitolojik sembollerde yılan hem tehlikeyi hem bilgeliği temsil eder. Medusa’nın saçlarına dönüşen yılanlar, bir yönüyle yaşadığı travmanın görünürleşmiş hali diğer yönüyle ise içgörüye, farkındalığa, dönüşüme açılan kapıdır.
Medusa’nın gözlerine bakmak cesaret ister. Fakat bu cesaret, yalnızca gücü korkuyla değil, anlayışla karşılayabilenlerin sahip olabileceği bir cesarettir. Bu, kendi içinde güçlenen bireyin en büyük sınavıdır: Kendini taşlaştırmadan, sınırlarını koruyabilmek.
Susan Faludi gibi feminist yazarlar Medusa’yı, ataerkil anlatılar tarafından bastırılmış kadın gücünün simgesi olarak okur. Carl Jung’un gölge arketipi ise Medusa’yı, insanın içindeki bastırılmış yönlerle yüzleşme metaforu olarak görür. Her iki yorum da ortak noktada buluşur; gerçek güç, kendini dışlamadan, bastırmadan ve yalnızlaştırmadan yaşanmalıdır.
Medusa’nın hikayesinin bize taşıdığı öğretileri sıralayacak olursak;
1. Gücün, travmadan doğmuş olabilir — fakat onunla ne yapacağın sana bağlı. Gücünle korkutabilir ya da ilham verebilirsin.
2. Kendini korumak için duvar örme, sınır çiz. Sertlik değil, netlik iyileştirir.
3. Toplumun bakışı, senin kim olduğunu tanımlamaz. Başkalarının seni nasıl gördüğü değil, senin kendine nasıl baktığın önemlidir.
4. Dışlandığın yerde, iç sesini büyüt. Sessizlikten gelen güç, en sağlam temeli oluşturur.
5. Yalnız kalmak zorunda değilsin; sadece seçici olmayı öğren. Gücünü taşıyabilenlerle yol arkadaşlığı kur.
Medusa’nın hikâyesi, yalnızca bir uyarı değil; aynı zamanda bir çağrıdır. Kendini lanetlenmiş hisseden herkesin içinde bir iyileştirici güç vardır. Ve bu güç, bazen bir bakışta, bazen bir kelimede, bazen de “artık yeter” diyebilme cesaretindedir. Medusa’ya bakmak donmak değil güce, korkusuzca ve saygıyla yaklaşabilmenin ilk adımıdır.
M.Efsun Yüksel Tunç
Eğitmen ve Yönetim Danışmanı
Yaşam ve Yönetici Koçu
efsun@indus.com.tr
https://www.linkedin.com/in/efsunyukseltunc/
Instagram @indusefsun
#medusa #güçvekorku #kişiselgelişim #farkındalık #mitolojidenöğrenmek #kendinikoruyarakyaşam
Antik Yunan mitolojisinin en çarpıcı figürlerinden biri olan Medusa, zamanla korkunun, lanetin ve yok etmenin sembolüne dönüşmüştür. Başında yılanlar vardır, bakışıyla taş keser. Fakat asıl hikâye çok daha derin, çok daha çarpıcıdır. Çünkü Medusa bir zamanlar, deniz tanrısı Poseidon’un gözdesi; Athena’nın tapınağında yaşayan güzel bir kadındı. Ancak Poseidon’un zorlamasıyla başlayan ihlalin ardından, Athena Medusa’yı cezalandırır: Saçları yılana dönüşür, yüzüne bakan herkes taş kesilir. Ve o andan itibaren, Medusa artık bir "tehdit"tir.
Bu hikâyede aktarılanlar yalnızca bir lanet değil; gücün algılanışı, toplumun korkuya yüklediği anlam ve güçlü olanın yalnız bırakılışı üzerine bir aynadır.
Psikolojik açıdan bakıldığında, Medusa'nın "taş kesici bakışı", aslında aşırı korunma mekanizmasının metaforudur. Başına gelen ihlal sonrasında, kendini savunmanın tek yolu: bakışıyla tehdit oluşturmak olmuştur. Bireysel gelişim açısından bu durum şuna benzer:
· Güçlü görünümler ardında bastırılmış travmalar,
· Her şeyi kontrol etmeye çalışan bireylerde yüksek kaygı,
· Sınır ihlali yaşamış insanların “sertlik” maskesiyle kendini koruması…
Medusa'nın bakışı, aslında dışlanmışlığın, korunmasızlığın ve yalnız kalmış gücün tepkisidir. Kendini koruyamayan biri, sonunda herkesi dışlayan biri haline gelir.
Toplumun güce yönelik zaman zaman çelişkili bir yaklaşımı vardır. Tarih boyunca, güçlü kadın figürleri çoğu zaman ya tanrıçalaştırılmış ya da canavarlaştırılmıştır. Medusa, bu dengesiz bakışın sembolüdür. Çünkü toplum, gücü sevdiğini söyler ama ona karşı da temkinlidir. Çok bilen kadın "tehlikeli", çok sessiz erkek "zayıf", çok iddialı genç "kibirli" olarak yaftalanabilir. Bugünün iş hayatında, sivil toplumunda, hatta dijital dünyasında bile bu dinamik sürer:
· Kararlı kadınlar “soğuk” bulunur,
· Gücünü gösteren bireyler “agresif” ilan edilir,
· Sınır çizen insanlar “mesafeli” olmakla suçlanır.
Medusa bu bağlamda, anlaşılamayan gücün nasıl yalnızlaştırıldığını anlatır.
O zaman hemen şu soruyu sormamız gerekir: Medusa'nın başındaki yılanlar travma mı, bilgelik mi? Mitolojik sembollerde yılan hem tehlikeyi hem bilgeliği temsil eder. Medusa’nın saçlarına dönüşen yılanlar, bir yönüyle yaşadığı travmanın görünürleşmiş hali diğer yönüyle ise içgörüye, farkındalığa, dönüşüme açılan kapıdır.
Medusa’nın gözlerine bakmak cesaret ister. Fakat bu cesaret, yalnızca gücü korkuyla değil, anlayışla karşılayabilenlerin sahip olabileceği bir cesarettir. Bu, kendi içinde güçlenen bireyin en büyük sınavıdır: Kendini taşlaştırmadan, sınırlarını koruyabilmek.
Susan Faludi gibi feminist yazarlar Medusa’yı, ataerkil anlatılar tarafından bastırılmış kadın gücünün simgesi olarak okur. Carl Jung’un gölge arketipi ise Medusa’yı, insanın içindeki bastırılmış yönlerle yüzleşme metaforu olarak görür. Her iki yorum da ortak noktada buluşur; gerçek güç, kendini dışlamadan, bastırmadan ve yalnızlaştırmadan yaşanmalıdır.
Medusa’nın hikayesinin bize taşıdığı öğretileri sıralayacak olursak;
1. Gücün, travmadan doğmuş olabilir — fakat onunla ne yapacağın sana bağlı. Gücünle korkutabilir ya da ilham verebilirsin.
2. Kendini korumak için duvar örme, sınır çiz. Sertlik değil, netlik iyileştirir.
3. Toplumun bakışı, senin kim olduğunu tanımlamaz. Başkalarının seni nasıl gördüğü değil, senin kendine nasıl baktığın önemlidir.
4. Dışlandığın yerde, iç sesini büyüt. Sessizlikten gelen güç, en sağlam temeli oluşturur.
5. Yalnız kalmak zorunda değilsin; sadece seçici olmayı öğren. Gücünü taşıyabilenlerle yol arkadaşlığı kur.
Medusa’nın hikâyesi, yalnızca bir uyarı değil; aynı zamanda bir çağrıdır. Kendini lanetlenmiş hisseden herkesin içinde bir iyileştirici güç vardır. Ve bu güç, bazen bir bakışta, bazen bir kelimede, bazen de “artık yeter” diyebilme cesaretindedir. Medusa’ya bakmak donmak değil güce, korkusuzca ve saygıyla yaklaşabilmenin ilk adımıdır.
M.Efsun Yüksel Tunç
Eğitmen ve Yönetim Danışmanı
Yaşam ve Yönetici Koçu
efsun@indus.com.tr
https://www.linkedin.com/in/efsunyukseltunc/
Instagram @indusefsun
#medusa #güçvekorku #kişiselgelişim #farkındalık #mitolojidenöğrenmek #kendinikoruyarakyaşam