Her Alime Bir Zalim Gerekir…

Hayatta bazen bizi güçlendiren, en çok zorlayan insanlardır. Belki onu “zalim” olarak adlandırırız. Fakat o kişi, aslında bizim bilimsel ve vicdani dönüşümümüzün yapıtaşlarını yaratıyor olabilir. Bu yüzden deriz ki: “Her alime bir zalim gerekir.” Bu deyim, sadece teorik değil — pratikte de derin anlamlar taşıyor. Çünkü bilgi ve bilgelik, sorguyla, direnişle, çatışmayla şekillenebiliyor. Kendi gelişimime baktığımda da hayatımdaki “zor”, “zalim” insanlar benim ben olmamı sağlayanlar olmuş. Zor insan, alimlik yolculuğunun sınavına dönüşür. Eğer bir kişi içeride ya da dışarıda hiçbir “zalim” figürle karşılaşmamışsa, bilinci henüz sınanmamış demektir. Zaman zaman işler zorlaşınca, fikirlerimiz eleştirilince, sınandıkça, yanlışlandıkça, dışlandıkça… İşte o anda düşünmeye başlarız. Ve bu sorgu, bizi alim olmaya taşıyan bir adımdır. Zorluk direncin artışıyla bağlantılı. Araştırmalar gösteriyor ki, travma veya zorlu deneyimler kişiye yeni bakış açıları kazandırabiliyor. Dr. Richard Tedeschi ve Lawrence Calhoun’un tanımladığı Post‑Traumatic Growth (PTG) kavramına göre; travmatik olaylar sonrası bireylerde yaşamdan zevk alma, kişisel güç, yeni olasılıklar, daha derin ilişkiler ve kişisel anlam gibi olumlu değişimler gözlemleniyor. Gerçekten de araştırmalar, travma yaşayan kişilerin %89’a kadarının zihinsel büyüme belirtisi gösterdiğini ortaya koyuyor. Ayrıca psikolojik direnç (resilience) kavramı üzerine yapılan çalışmalar, özellikle çocukluk çağında zorlu deneyim yaşayan bireylerin büyük bir bölümünün dayanıklı bireylere dönüştüğünü gösteriyor. Tabi ki ele alınması gereken başka bir istatistik kötüye maruz kalan bireylerin %63'ü yüksek direnç sergileyemiyor, yani sosyal destek ve içsel kaynaklar kritik oluyor. Girişim dünyasına baktığımızda da benzer bir tablo var. Erken dönem başarısızlıklar uzun vadeli başarıları tetikliyor; çünkü bazı araştırmalara göre “near‑miss” (yakın kaçırma) yaşayan bilim insanları daha yüksek etki puanlı yayınlar yapıyorlar. Yani sinir sistemimiz zorlukla sınandıkça, performans artabiliyor. Wharton’dan Lori Rosenkopf’un incelemesi de gösteriyor ki, girişimci başarısı genellikle “stratejik kararlar” değil; azim, direncin sürekliliği ve sorun görmeyip çözüm üretme becerisi ile ilişkilendiriliyor. Hepimize ilham vermesi için birkaç söz bırakmak isterim yazımıza: · “Bir insan ne kadar yüksek ruhlu olursa, felaketlere karşı koyma gücü de o kadar artar.” “Zorlukları aşarken gösterdiğiniz azim, sizin en büyük zaferinizdir.” – M.Kemal Atatürk · “Every adversity, every failure, every heartache carries with it the seed of an equal or greater benefit.” “Her zorluk, her başarısızlık, her kalp kırıklığı; eşit ya da daha büyük bir faydanın tohumunu içinde taşır.” — Napoleon Hill · “Turn your wounds into wisdom.” “Yaralarını bilgeliğe dönüştür.” — Oprah Winfrey · “Life doesn’t get easier or more forgiving; we get stronger and more resilient.” “Hayat daha kolay ya da affedici hale gelmez; biz daha güçlü ve dirençli oluruz.” — Steve Maraboli Bu sözlerin ortak mesajına bakarsak şunu söyleyebiliriz; zorluklar, bizi kırmak yerine olgunlaştırabilir. Bilgiyi zihinsel bir güç haline dönüştürür. Resilience (psikolojik direnç) alanında yapılan çalışmalar, bireylerin stres ve kriz dönemlerinden dönüşümle çıkabildiğini gösteriyor. Kişiler, olumsuz duyguları dönüştürüp güçlü bir içsel kaynak haline dönüştürebiliyor. Ayrıca Grit kavramı (Angela Duckworth tarafından ortaya atılmıştır), uzun vadeli hedeflere dirençle, tutku ile bağlı kalma ile ilgilidir. IQ’dan çok daha güçlü bir başarı belirleyicisidir. Bu iki kavram –resilience ve grit– bize şunu gösteriyor: Zorluklara verilen tepkimiz, aslında ne kadar bilgi, bilgelik ve olgunlukla ilerlediğimizin göstergesidir. Peki zalimlerle, zorluklarla karşılaştığımızda biz ne yapabiliriz? · Zor insanları sadece düşmanlık değil, ileriye açılan kapı olarak görebiliriz. · Tekrar sorarız kendimize: Bugüne kadar beni en çok zorlayan kimdi? O kişiden sonra hangi tarafım büyüdü? Bu içsel sorgu bize yardımcı olacaktır. Çünkü bilgiyi bilince dönüştüren, zor anlarda durup düşünmektir. “Her alime bir zalim gerekir” demek, sadece bir deyim değil; içerdiği pratiğin ifadesidir. Zorluklar, bizi yok saymak için değil, geliştirmek için gelir. O zorlukları düşman gibi değil, öğretmen gibi bakmak işimizi kolaylaştırır, içsel çatışmamızı azaltır. İşte bu, bilinçli yaşamın ta kendisidir. Çünkü bazen kış, en çok düşeni değil; yeniden kalkanı büyütür. Kaynakça: Dr. Steven M. Southwick ve Meslektaşları: Psikolojik Dayanıklılık Üstüne Çalışmalar. Tedeschi & Calhoun: Post-Traumatic Growth Teorisi The Guardian: “Near‑Miss” Etkisi Wharton & Rosenkopf: Girişimcilik ve Direnç Üzerine Bulgular Duckworth: Grit Kavramı —. Zihinsel Dayanıklılık ve Tutku M.Efsun Yüksel Tunç Eğitmen ve Yönetim Danışmanı Yaşam ve Yönetici Koçu efsun@indus.com.tr https://www.linkedin.com/in/efsunyukseltunc/

Her Alime Bir Zalim Gerekir…




Hayatta bazen bizi güçlendiren, en çok zorlayan insanlardır. Belki onu “zalim” olarak adlandırırız. Fakat o kişi, aslında bizim bilimsel ve vicdani dönüşümümüzün yapıtaşlarını yaratıyor olabilir. Bu yüzden deriz ki: “Her alime bir zalim gerekir.” Bu deyim, sadece teorik değil — pratikte de derin anlamlar taşıyor. Çünkü bilgi ve bilgelik, sorguyla, direnişle, çatışmayla şekillenebiliyor. Kendi gelişimime baktığımda da hayatımdaki “zor”, “zalim” insanlar benim ben olmamı sağlayanlar olmuş. Zor insan, alimlik yolculuğunun sınavına dönüşür. Eğer bir kişi içeride ya da dışarıda hiçbir “zalim” figürle karşılaşmamışsa, bilinci henüz sınanmamış demektir. Zaman zaman işler zorlaşınca, fikirlerimiz eleştirilince, sınandıkça, yanlışlandıkça, dışlandıkça… İşte o anda düşünmeye başlarız. Ve bu sorgu, bizi alim olmaya taşıyan bir adımdır. Zorluk direncin artışıyla bağlantılı. Araştırmalar gösteriyor ki, travma veya zorlu deneyimler kişiye yeni bakış açıları kazandırabiliyor. Dr. Richard Tedeschi ve Lawrence Calhoun’un tanımladığı Post‑Traumatic Growth (PTG) kavramına göre; travmatik olaylar sonrası bireylerde yaşamdan zevk alma, kişisel güç, yeni olasılıklar, daha derin ilişkiler ve kişisel anlam gibi olumlu değişimler gözlemleniyor. Gerçekten de araştırmalar, travma yaşayan kişilerin %89’a kadarının zihinsel büyüme belirtisi gösterdiğini ortaya koyuyor. Ayrıca psikolojik direnç (resilience) kavramı üzerine yapılan çalışmalar, özellikle çocukluk çağında zorlu deneyim yaşayan bireylerin büyük bir bölümünün dayanıklı bireylere dönüştüğünü gösteriyor. Tabi ki ele alınması gereken başka bir istatistik kötüye maruz kalan bireylerin %63'ü yüksek direnç sergileyemiyor, yani sosyal destek ve içsel kaynaklar kritik oluyor. Girişim dünyasına baktığımızda da benzer bir tablo var. Erken dönem başarısızlıklar uzun vadeli başarıları tetikliyor; çünkü bazı araştırmalara göre “near‑miss” (yakın kaçırma) yaşayan bilim insanları daha yüksek etki puanlı yayınlar yapıyorlar. Yani sinir sistemimiz zorlukla sınandıkça, performans artabiliyor. Wharton’dan Lori Rosenkopf’un incelemesi de gösteriyor ki, girişimci başarısı genellikle “stratejik kararlar” değil; azim, direncin sürekliliği ve sorun görmeyip çözüm üretme becerisi ile ilişkilendiriliyor. Hepimize ilham vermesi için birkaç söz bırakmak isterim yazımıza: · “Bir insan ne kadar yüksek ruhlu olursa, felaketlere karşı koyma gücü de o kadar artar.” “Zorlukları aşarken gösterdiğiniz azim, sizin en büyük zaferinizdir.” – M.Kemal Atatürk · “Every adversity, every failure, every heartache carries with it the seed of an equal or greater benefit.” “Her zorluk, her başarısızlık, her kalp kırıklığı; eşit ya da daha büyük bir faydanın tohumunu içinde taşır.” — Napoleon Hill · “Turn your wounds into wisdom.” “Yaralarını bilgeliğe dönüştür.” — Oprah Winfrey · “Life doesn’t get easier or more forgiving; we get stronger and more resilient.” “Hayat daha kolay ya da affedici hale gelmez; biz daha güçlü ve dirençli oluruz.” — Steve Maraboli Bu sözlerin ortak mesajına bakarsak şunu söyleyebiliriz; zorluklar, bizi kırmak yerine olgunlaştırabilir. Bilgiyi zihinsel bir güç haline dönüştürür. Resilience (psikolojik direnç) alanında yapılan çalışmalar, bireylerin stres ve kriz dönemlerinden dönüşümle çıkabildiğini gösteriyor. Kişiler, olumsuz duyguları dönüştürüp güçlü bir içsel kaynak haline dönüştürebiliyor. Ayrıca Grit kavramı (Angela Duckworth tarafından ortaya atılmıştır), uzun vadeli hedeflere dirençle, tutku ile bağlı kalma ile ilgilidir. IQ’dan çok daha güçlü bir başarı belirleyicisidir. Bu iki kavram –resilience ve grit– bize şunu gösteriyor: Zorluklara verilen tepkimiz, aslında ne kadar bilgi, bilgelik ve olgunlukla ilerlediğimizin göstergesidir. Peki zalimlerle, zorluklarla karşılaştığımızda biz ne yapabiliriz? · Zor insanları sadece düşmanlık değil, ileriye açılan kapı olarak görebiliriz. · Tekrar sorarız kendimize: Bugüne kadar beni en çok zorlayan kimdi? O kişiden sonra hangi tarafım büyüdü? Bu içsel sorgu bize yardımcı olacaktır. Çünkü bilgiyi bilince dönüştüren, zor anlarda durup düşünmektir. “Her alime bir zalim gerekir” demek, sadece bir deyim değil; içerdiği pratiğin ifadesidir. Zorluklar, bizi yok saymak için değil, geliştirmek için gelir. O zorlukları düşman gibi değil, öğretmen gibi bakmak işimizi kolaylaştırır, içsel çatışmamızı azaltır. İşte bu, bilinçli yaşamın ta kendisidir. Çünkü bazen kış, en çok düşeni değil; yeniden kalkanı büyütür. Kaynakça: Dr. Steven M. Southwick ve Meslektaşları: Psikolojik Dayanıklılık Üstüne Çalışmalar. Tedeschi & Calhoun: Post-Traumatic Growth Teorisi The Guardian: “Near‑Miss” Etkisi Wharton & Rosenkopf: Girişimcilik ve Direnç Üzerine Bulgular Duckworth: Grit Kavramı —. Zihinsel Dayanıklılık ve Tutku M.Efsun Yüksel Tunç Eğitmen ve Yönetim Danışmanı Yaşam ve Yönetici Koçu efsun@indus.com.tr https://www.linkedin.com/in/efsunyukseltunc/ Instagram @indusefsun #heralimebirzalimgerekir #zorinsanlargelistirir #bilinciligelişim #zorluklarbüyütür #dirençvebilgelik #resilience #grit #posttraumaticgrowth #psikolojikdayanıklılık #zihinseldönüşüm #işhayatındazorluklar #liderlikyolculuğu #girişimcilikruhu #dirençligirişimci #zorzamanlarlideryaratır #bilgelikyolculuğu